Sultan Ahmet civarına Ramazan'ın getirdiği özel bir hava her zaman olmustur. Gerek camilerin etrafında insanların kalabalık gruplar halinde iftar ve sahur zamanı vakit gecirmeleri, gerek türbe ve medrese ziyaretleri için mekanların geç saatlere kadar açık tutulması, gerekse sema göserileri ya da halk konseri gibi aktivitelerin caddeleri doldurmasıyla gelen bir canlılıktır bu. Ancak bu yıl tüm bunların yanında bu yıl beni etkileyen konu, ilçe belediyesinin organize ettiği, Asırlık Tatlar ve Sanatlar Çarşısı'ydı.
Tam Sultan Ahmet Meydanı'nın ortasına fuar misali bir cadde olusturup buraya hem el sanatları hem de geleneksel tatları sergileyecek bir mekan olusturmuslar. Çarşı hem yerli hem de yabancı turistler açısından harika bir tanıtım fırsatı olduğu gibi burada sergilenen el sanatlarını hiçbir yerde görme şansını bulamayacağını düşündüğüm çocuklar açısından da süper bir eğitim alanıydı bence. İlkokula Amerikan, Alman ve Fransız ekolu ile özel okullarda devam edip iki üç dil öğrenerek büyüyen çocuklarımızın kaç tanesi iğne oyası, hat, ebru, bakır, ahşap el işlemeleri, sedef kakma sanatı gibi eski türk el sanatlarını görme ve üretilen eserlere dokunma fırsatı buluyor ki? Bu nesil için belediyelerin verebileceği en değerli hizmetlerden biri, böyle güzel bir ortamda en güzel eserlerin sergilenmesi ve satılması olabilir herhalde.
Sedef Kakma Sanatı |
Bakır İşçiliği |
Çıkışında da tarihi Sultan Ahmet Köfteci'sine bir uğrayın derim. İnanamadım adamların sattığı köfte miktarına. Sandviç alabiliyorsunuz ya da oturup yiyebiliyorsunuz. Restorana girerken köftenin piştiği yere doğru şöyle bir kafanızı uzatmanızı öneririm. Hayatınızda hiç görmediğiniz kadar köfte görmek isterseniz tabi.
Sultan Ahmet Köftesi |
Benim önerim bir dahaki Ramazana bu mekan açılırsa kesinlikle kaçırmamanız ve çocuklarınızla birlikte gitmeniz. Bir de bizim gibi aksam saatinde değil akşam üstü gidip biraz daha vakit geçirin derim. Öğrenecek çok şey var orada.