10 Temmuz 2011 Pazar

Suada Fish

Lezzeti ve ambiyansıyla öne çıkan bir balık mekanına daha gittim bu hafta. Suada Fish.

Suada çok cennet bir yer. Biraz suni aslında, hayatın gerçeklerinden uzak. Süslü, narin ve hoppa. Çıkınca Suadaya kafayı kaldırdığınız yer ışıltılı, parıltılı ve mutluluk veriyor. Lüksün, şıkır şıkır insanların doldurduğu bir yer burası. Sanırsınız ki İstanbul sadece sosyeteden oluşuyor, bütün kadınlar topuklu ayakkabı giyiyor ve vücütları taş gibi. Suadaya yanaşmak için yatlar sıraya giriyor, düğüne giden hepsi birbirinden şık giyimli insanlar trafik oluşturuyorar iskelede. Bu seçme insanların oluşturduğu gösterişli kalabalığı arıyorsanız daha da keyifli olabilir Suada. Hani "piyasa" dedikleri; burada piyasanın hası var bana sorarsanız.

Fish, Suadanın iki balık restoranından biri. Kalabalık bir mekan aslında ve garsonlar biraz bu kalabalıktan yorulmuş, stresli bir kosturma içindeler. Ama bu kısmını da bir tarafa bırakırsak lezzetler çok güzel. Biz de cuma akşamı gitme gafletinde bulunduk canım, suç biraz da bizde. Adamlar buldukları köşeye masa koyacaklar tabi cuma talebini değerlendirmek için. Benim önerim hafta arası gitmeniz olur.

Fish'te çok lezzetli açılış mezeleriyle başlıyorsunuz. Buharda pişmiş pazı, somon lakerda, yunan salatası gibi seçimler yaptık biz. Mezeler çok ve hepsi de lezzetli burada. Sonra ara sıcaklarda hamsi mücver, ızgara kalamar ve lahmacun denedik biz birer kadeh şarapla.




Buranın spesiyalitesi olduğunu düşündüğüm hamurda levrek denedik sonra. İki kişi için yapılan bu yemek, levreği hamur içinde pişirerek buharda, tamamen kendi lezzeti içinde kalacak şekilde yapılan bir yemek. Servis yapılırken hamuru yemiyorsunuz ama levrek gerçekten çok lezzetli bir şekilde çıkıyor bu formun içinden.


Gecenin sonunda "bomba" isminde bir tatlı denedik burada. Bomba, içine koyduklarını saydığımda size pek güzel olmayacakmış gibi gelecek ama inanın harika bir tatlı. İç,nde neler mi var, benim hatırladıklarım şöyle: Ahududu, vanilyalı dondurma, fındık, tahin helvası, çikolata sosu ve parçaları, ceviz, kuru üzüm. Bilmem belki başka şeyler de vardır ama benim açımdan kuru üzüm olmasa daha da güzel olabilirdi :)

Fish'i balık ve manzara arıyorsanız öneririm. Yine de kıyıdaki Park Fora ya da Mavi Balık gibi yer etmiş mekanların önüne geçemez benim görüşüm; ama daha şık. Suada'nın büyüsü önemli derseniz kaçırmayın gelin derim.

Milan'da Bir Lezzet Durağı - Boccon Divino

Birkaç ay önce Milan'a yolum düştü ve İtalya'da şu ana kadar en keyif aldığım yer diye bahsedebileceğim bir restoranda yemek yedim: Boccon Divino; St.G.Carducci, 17 (+39 28660040) (http://www.boccondivino.com). Özellikle şarap içmeyi ve şarapla gelen atıştırmalıkları seviyorsanız bu adresi kaçırmamalısınız derim.

Şehir merkezinden yürüme mesafesinde Boccon Divino. 1976da kurulmuş bir mekan, o zamandan beri en iyi İtalyan şarküteri ürünlerini arayıp bulmuş, eşsiz şarap menüsüyle birlikte sunmuş. Şarap listesinde 900 üstünde İtalyan şarabı sunuluyor. Burası tam anlamıyla pantolonunuzun fermuarını gevşetip keyifle oturacağınız, saatlerce İtalyan lezzetleriyle degustasyonun keyfini çıkaracağınız bir mekan.

Menü, İtalyan mutfağından alışık olduğumuz üzere 4-5 ayrı servisten oluşuyor. Masaya oturduğunuzda bir sepet içinde istiflenmiş taze sebzeler buluyorsunuz. Domates, salatalık, turp, lahana gibi çiğ yiyebileceğiniz bu sebzeler çok tazeleyici bir açılış oluyor. Bir aparatif ya da prosecco eşliğinde sebzelerinizi nefis kokulu zeytinyağı ve balzamik sirke karışımına batırarak yiyorsunuz. Sonrasında güleryüzlü garsonlar her gelen yemeğe uygun bir şarapla masanıza gelmeye başlıyorlar. Açılışı domuz salam ve pastırmalarının en seçmelerinden bir sunumla yapıyorsunz.(Crudites) Burada size sunulan servislerden daha kıymetlisi, servis arabasıyla gelen, İtalya'nın en kıymetlisi diye lanse edilen bir çeşit ki, misafirlere de bu salamı kesebilmeleri için şans tanınıyor. Gerçi ince kesme işi öyle kolay bir iş değil, denemenizi önermem. İkinci yemek gibi gelen, smoked domuz pastırmalarından oluşan bir tabak. Tabi smoked koku ile giden uygun bir şarap eşliğinde.



Üçüncü yemek olarak ya bir fresh pasta (taze makarna) ya da risotto alabilirsiniz. Bundan sonra da peynir çeşitleri geliyor. Aslında domuz salam ve pastırmalarından oluşan iki course ve bir karbonhidrat course sonrasında peynir yiyecek yeriniz kalmamış oluyor ama bu da atlayabileceğiniz gibi değil. Tam bir stand dolusu peynirden ya siz seçiyorsunuz ya da seçimi onlara bırakabiliyorsunuz. Bence onlara bırakın. İlk önerdikleri 3 çeşit krema tarzlı, süt kokusu hakim peynirler. Sonra bir koleksiyon da kuru, kokusu aromatik ve iyice dinlendirilmiş peynir öneriyorlar. Bu iki tabakla da farklı şaraplar içiyoruz.

Ben kendi adıma, pastırmalar bittiğinde doymuştum adeta ama gelen lezzetler o kadar güzeldi ki hepsinden tatmaya devam ettim. Aslında çok ta abartmamak lazım. Özellikle et kısmı bizler gibi domuz şarküteri ürünlerine çok alışık olmayan kişiler için biraz abartılı oluyor; lezzetli de olsa. Özellikle peynir kısmına kapasitenizi saklamanızı öneririm çünkü bence bu kısımda midenizde yer olmaması çok kötü oluyor.



Son olarak masaya süper bir sorbet ve tatlı geliyor, meyve ağırlıkı bu tatlıyla da içeceğiniz harika aromatik bir tatlı şarap. Bir de bu aşamada masaya fındıklı bir biscotti (peksimet gibi birşey) geliyor ki ben böyle keyifle yediğim birşey hatırlamıyorum.

Gecenin sonunda içinizden tebrik etmek geliyor restoranı. Gerçi sandalyeden kalkma çabası sırasında kızıyorsunuz adamlara ama aklınızda yer edecek bir lezzet şölenini de yaşamış olmanın zenginliği kalıyor hafızalarda. Evet evet.. Boccon Divino harika bir yer.

3 Temmuz 2011 Pazar

Yeniköy'de Balık Sandal'da Yenir

Sevgili arkadaşım Kurtuluş'un tavsiyesi üzerine gittiğim ve böyle şey olmaz dediğim bir mekanı anlatacağım bugün size. Hani böyle lezzetiyle, mekanın sıcaklığıyla ne hoşmuş, yine gelmeliyiz dedirten bir yer burası.


Yeniköy'de, tam iskeleye giren sokağın yanı başında, muhtarlığın hemen dibinde, ağaçların altına, cadde üstüne kurulmuş bir mekan Sandal. (http://www.sandalbalik.net/) Akşam saatlerinde ağaçları kırmızı bir ışıkla aydınlatıp hoş bir ortam yakalıyor. Caddenin gürültüsü biraz sıkıntılı ama mekanın büyüsünü bozamıyor. Hani vardır ya Atina'da, İzmir'de, Antalya'da limon ağaçlarının altına atılmış tahta masaların süslediği ve güler yüzlü garsonların şenlendirdiği küçük ve samimi mekanlar, topkı onlar gibi Sandal. Küçük tahta masalar kaldırıma atılmış, dilerseniz içeride dilerseniz de dışarıda oturabiliyorsunuz. Garsonların hepsi 20-25 yaşında gencecik cocuklar, kendi zevklerine göre tavsiyelerde bulunuyor, sizi yönlendiriyorlar. Mekanın içinde Ayvalık yöresi zeytinyağlarını ve ev yapımı turşuları satın alabiliyorsunuz.

Sandal eminim balık yemek için de doğru bir yerdir ama biz balık mezelerine bayıldık. Çeşitli ara sıcak spesiyaliteleri var ve porsiyonlar da çok doyurucu. Biz levrekten yapılmış bir balık çorbasıyla açtık yemeği.




Sonrasında karides güveç, balık kokoreç ve patlıcan balık bayıldı aldık. Patlıcan balık bayıldı, ilk kez burada gördüğüm ve bayıldığım bir lezzet oldu. Toprak güveçte közlenmiş patlıcanın içine karnıyarık misali doldurulmuş, çok lezzetli bir balık karışımının fırına verilmesiyle hazırlanmış bu yemek herkese tavsiyemdir. Balık köfte, balık mantı, hamsili pilav gibi birçok özel lezzeti de bulabilirsiniz burada. Hepsinin çok güzel olduğunu düşünüyorum.



Yemekler gelmeden masaya çok lezzetli bir patlıcan köz salata ve salatalık turşusu geliyor. Sonrasında da tatlı seçenekleri mevcut. Belki de tek kusuru mekanın, alkol servisinin olmaması. Bilmem belki de böylesi küçük, sevimli ve normal fiyatlı kalmasını da alkolsüz olmasına borcludur. Sonucta alkol olmayınca cok uzun sure oturulmuyor ve haliyle daha karlı oluyor isletmeler.

Bir akşam ya da öğle yemeğinde yolunuz Yenikoy'den gecerse kacırmamanız gereken bir mekan Sandal. Hele de bir balıkseverseniz.